Akp Döneminde Yabancılara Ne Kadar Toprak Satıldı ?

Koray

New member
**\AKP Döneminde Yabancılara Ne Kadar Toprak Satıldı?\**

**\Giriş: Yabancılara Satılan Toprakların Miktarı ve Zaman İçindeki Değişim\**

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) dönemi, Türkiye’nin ekonomik, siyasi ve toplumsal yapısında önemli değişimlerin yaşandığı bir süreçtir. Bu dönemde, ülkenin tarım arazileri ve gayrimenkullerinin yabancı uyruklu şahıslara satılması, sıkça tartışılan ve eleştirilen bir konu olmuştur. Yabancılara toprak satışı, ekonomik kalkınma ile ilgili çeşitli tezlerin savunulmasına neden olurken, bir yandan da güvenlik, egemenlik ve tarım politikaları gibi meselelerde endişelere yol açmıştır.

Yabancılara toprak satışı meselesi, özellikle 2003 yılında başlayan AKP hükümetlerinin iktidara gelmesiyle yeni bir boyut kazanmıştır. Bu dönemde yapılan yasal düzenlemeler, yabancıların Türkiye'de gayrimenkul edinmesini kolaylaştırmış ve hızla artan yabancı yatırımları, özellikle büyükşehirlerdeki emlak piyasasını etkilemiştir. Peki, AKP hükümetlerinin döneminde yabancılara ne kadar toprak satıldı? Bu soruya kapsamlı bir şekilde cevap arayalım.

**\Yabancılara Toprak Satışının Yasal Çerçevesi\**

2003 yılında AKP hükümeti, yabancıların Türkiye'de taşınmaz mal edinmesini kolaylaştıran önemli bir düzenleme yapmıştır. 2003 yılında çıkarılan "Türk Medeni Kanunu" çerçevesinde, yabancıların Türkiye'de taşınmaz mal edinme hakları büyük ölçüde genişletilmiştir. Bu düzenlemeyle, Türkiye’ye yatırım yapmak isteyen yabancıların taşınmaz mal alımındaki engeller kaldırılmış, yalnızca bazı stratejik bölgeler (örneğin askeri alanlar ve sınır bölgeleri) dışında yabancılara toprak satışı yapılması yasal hale gelmiştir.

2012 yılında yapılan bir diğer düzenleme, yabancıların Türkiye'de gayrimenkul alımına yönelik daha esnek bir yaklaşım benimsemiş ve bu süreç daha da hızlanmıştır. Bununla birlikte, belirli ülkelerin vatandaşlarına sağlanan ayrıcalıklı düzenlemeler, satış oranlarını etkileyen önemli bir faktör olmuştur. Örneğin, Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar gibi Körfez ülkelerinin vatandaşları, Türkiye'de çok sayıda toprak satın almıştır.

**\Yabancıların Türkiye'deki Toprak Edinme Oranı ve Miktarı\**

AKP döneminde yabancılara satılan toplam toprak miktarıyla ilgili veriler, zaman içinde artış göstermektedir. 2003 ile 2020 yılları arasında, Türkiye'ye yabancı yatırımcıların ilgisi giderek artmış, toplam satış miktarı da bu dönemde büyük bir ivme kazanmıştır. 2003 yılı itibariyle yabancılara satılan toprak miktarı yalnızca 1 milyon metrekare civarındayken, 2019'da bu rakam 50 milyon metrekareye ulaşmıştır.

Resmi verilere göre, 2003-2020 yılları arasında Türkiye'deki toplam taşınmaz satışlarının %2,5'lik bir kısmını yabancı alıcılar gerçekleştirmiştir. Ancak, bu oran bazı yıllarda %5'lere kadar çıkabilmiştir. Yabancıların en fazla yatırım yaptığı bölgeler arasında İstanbul, Antalya ve Muğla öne çıkmıştır. Bu illerdeki gayrimenkul alımlarının büyük bir kısmı, özellikle konut ve turizm alanında gerçekleşmiştir.

**\Yabancılara Toprak Satışının Ekonomik Etkileri\**

Yabancılara toprak satışının ekonomiye etkileri, her iki taraf için de önemli sonuçlar doğurmuştur. İlk olarak, Türkiye’ye gelen yabancı yatırımlar, ülke ekonomisinin büyümesine ve yerel istihdamın artmasına katkı sağlamıştır. Özellikle inşaat ve gayrimenkul sektörlerinde bu yatırımların etkisi büyüktür. Yabancıların Türkiye'deki gayrimenkul yatırımları, Türkiye'nin ekonomik büyüklüğünü artırmış, turizm ve gayrimenkul sektörlerini canlandırmıştır.

Öte yandan, yabancı alımlarının artışı, bazı bölgesel ekonomik dengesizliklere de yol açmıştır. Özellikle büyük şehirlerdeki gayrimenkul fiyatları hızla yükselmiş, yerli vatandaşlar için konut edinmek giderek zorlaşmıştır. Bu durum, konut fiyatlarının arttığı illerde yerel halkın yaşam maliyetini yükseltmiş ve toplumsal huzursuzluğa yol açmıştır.

**\Yabancı Yatırımcıların Tercih Ettiği Bölgeler\**

Yabancı yatırımcılar, Türkiye’deki toprak alımlarında belirli bölgeleri tercih etmektedir. İstanbul, Antalya, Muğla gibi popüler turizm ve yerleşim alanları, yabancıların ilgisini çeken ilk sıralarda yer almaktadır. İstanbul’da, özellikle finans merkezi olarak kullanılan Beyoğlu, Şişli, Kadıköy gibi bölgeler, yabancı yatırımcılar tarafından tercih edilmektedir. Bununla birlikte, son yıllarda Antalya ve Muğla gibi tatil beldelerinde yapılan yatırımlar da dikkat çekicidir. Yabancıların bu bölgelere olan ilgisi, turizm sektöründeki artan talep ve lüks konut projelerinin çoğalmasıyla doğrudan ilişkilidir.

**\Yabancılara Toprak Satışı ile İlgili Sosyal ve Siyasi Tartışmalar\**

Yabancılara toprak satışı, yalnızca ekonomik değil, sosyal ve siyasi açıdan da birçok tartışmayı beraberinde getirmiştir. Bazı kesimler, yabancıların Türkiye’deki toprak alımının, ulusal egemenliğe zarar verdiğini ve stratejik bölgelerde yabancıların etkinliğinin artmasının güvenlik tehditleri oluşturabileceğini savunmaktadır. Özellikle sınır bölgeleri ve askeri alanlar gibi kritik bölgelerde yapılan toprak satışlarının, ulusal güvenliği tehdit edebileceği endişesi dile getirilmiştir.

Ayrıca, yabancıların Türkiye’deki tarım arazilerini satın alarak büyük çaplı tarım işletmeleri kurmalarının, yerel çiftçilerin yaşamını zorlaştırabileceği ve küçük çiftliklerin kapanmasına yol açabileceği yönünde eleştiriler de vardır. Bu durum, tarım sektöründe istihdamın azalmasına ve yerel üretimin zayıflamasına neden olabilir.

**\Sonuç: Yabancılara Toprak Satışı ve Gelecekteki Etkileri\**

AKP dönemiyle birlikte, Türkiye’de yabancılara toprak satışı önemli bir boyut kazanmıştır. Yabancı yatırımcıların ilgisi, ülkenin ekonomik büyüklüğünü artırmış, ancak bu durum bazı bölgesel eşitsizliklere ve toplumsal sorunlara da yol açmıştır. Yabancılara yapılan toprak satışlarının daha da artması, özellikle stratejik bölgelerdeki toprakların kontrolünün tartışılmasına yol açacaktır.

Gelecekte, Türkiye’nin yabancı yatırımcılarla olan ilişkisini dengelemek, yerli halkın haklarını koruyarak ekonomik büyümeyi sürdürmek büyük bir önem taşıyacaktır. Bu bağlamda, yabancı yatırımcıların yerel ekonomiye ve toplum yapısına olan etkilerini dikkate alarak daha kapsamlı düzenlemeler yapmak, gelecekteki olası toplumsal gerilimlerin önüne geçebilir.