90 Dakika Geri Geldi Mi ?

Savat

Global Mod
Global Mod
Modern Türk Tiyatrosunun Kurucusu Kimdir? – Cevap mı İstiyorsunuz, Yoksa Perde mi?

Sevgili forumdaşlar,

Bazen bir konu açarsınız, başlığa bakıp herkesin gayet ciddi, akademik bir tartışmaya gireceğini sanırsınız… Ama gel gör ki mesele “tiyatro” olunca, iş ister istemez sahneye kahkaha, sahne arkasına kulis fısıltıları, ön sıraya da biraz dedikodu karışıyor. İşte bugün o konulardan birindeyiz: “Modern anlamda Türk tiyatrosunun kurucusu kimdir?”

Kimimiz hemen cevap vermek için el kaldırır: “Direkt söyleyeyim, Şinasi!” der. Kimimizse empatiyle yaklaşır, “Aaa ama tiyatro dediğin tek kişilik iş mi, sahnede ışıkçısından makyözüne herkesin emeği var” diye ekler. Bir bakıma erkek forumdaşlarımız olaya stratejik ve çözüm odaklı bakıyor, kadın forumdaşlarımız ise “oyunun ruhu”nu hatırlatıyor. Eh, forum bu; herkesin yaklaşımı sahnede farklı bir perde açıyor.

---

Perdenin İlk Açılışı: Şinasi’nin Sahneye Çıkışı

“Modern Türk tiyatrosu” dendiğinde tarih kitaplarının hepsi aynı noktaya parmak basıyor: **Şinasi** ve onun kaleme aldığı “Şair Evlenmesi” (1860). Tiyatronun “modern” kısmı, işte tam da burada devreye giriyor. Çünkü o güne dek sahnede gördüğümüz şeyler Karagöz’ün gölgesinde, orta oyununun kahkahasında ya da meddahın taklitlerinde gizliydi.

Şinasi ise sahneyi başka bir amaç için kullandı: topluma mesaj vermek. Hem de kızını zengin ama huysuz bir adama veren aileye inat, görücü usulünü eleştirerek… Yani kısacası, ilk perde açıldığında bir trajedi değil, bir **toplumsal komedi** sahneye taşınmıştı. Erkek forumdaşlarımız buradan stratejik bir çıkarım yapabilir: “Demek ki topluma mesaj vermek için 90 dakikalık bir konferansa gerek yok, bir perde yetiyor.” Kadın forumdaşlarımız ise empatiyle ekleyebilir: “Düşünsenize, bir yazar sırf insanların daha mutlu evlenmesi için kalem oynatıyor. Daha tatlı bir motivasyon olabilir mi?”

---

Peki Ya Tiyatronun Perde Arkası?

Şimdi şöyle düşünelim: Tiyatro sahnede gördüğümüz oyunculardan ibaret olsaydı, ışıkçının kablosunu çekmesiyle bütün tarih karanlığa gömülürdü. Modern Türk tiyatrosunun doğuşunda da yalnızca Şinasi yoktu. Namık Kemal’in “Vatan Yahut Silistre”si (1873), halkın coşkusuyla tiyatroyu sokağa taşıdı. Oyun bittiğinde seyircilerin sokaklara dökülüp bağımsızlık sloganları atmasıyla Osmanlı idaresi de “Bir dakika, bu perde fazla güçlü” diyerek tiyatroları kapatmaya kalktı.

Burada erkek forumdaşlarımız yine pratik bakabilir: “Demek ki tiyatro sadece eğlence değil, siyasi sonuçları da var. Dikkatli kullanılmalı.” Kadın forumdaşlarımız ise ilişki odaklı yaklaşır: “Bakın, tiyatro insanları ortak bir duyguda buluşturuyor. Bir oyunu izleyenler birbirine yabancı olmaktan çıkıyor.”

---

Mizahın Gücü: Orta Oyunu’ndan Günümüze

Tabii modern tiyatronun doğuşunu konuşurken önceki gelenekleri tamamen dışlamak haksızlık olur. Karagöz, Hacivat, Kavuklu, Pişekâr… Onlar sahneyi mizahla doldurup seyirciyi güldürürken aslında toplumsal eleştiri yapmayı da ihmal etmiyordu.

Şinasi’nin farkı, bu mizahı “yazılı metne” bağlamasıydı. Yani artık sahneye çıkanlar doğaçlama değil, metne bağlı kalıyordu. Bugünün stand-up gösterileriyle kıyaslayınca, belki Karagöz gölge perdesinde Cem Yılmaz’ın atası sayılabilir, ama Şinasi ilk kez “modern sahne”nin ışıklarını açtı.

Forumdaşlardan biri çıkıp şöyle diyebilir: “E tamam da kardeşim, bizim mahalledeki kahvehanede hâlâ biri fıkra anlatınca herkes kahkaha atıyor, onun neresi eksik?” İşte burası tiyatronun özü: kahvehanede 15 kişi gülüyor, tiyatroda 500 kişi aynı anda kahkahaya boğuluyor. Topluluk bilinci işte burada devreye giriyor.

---

Erkek ve Kadın Forumdaşların Bakışı

Şimdi gelelim işin sosyolojik tarafına. Erkek forumdaşlarımız genelde şu soruya yanıt arıyor: “Modern Türk tiyatrosunun kurucusu kimdir, net bir isim söyleyin.” Çözüm odaklı, stratejik, net… Hani sanki sınavda çıkacak sorunun cevabı lazım.

Kadın forumdaşlarımız ise daha duygusal ve topluluk odaklı yaklaşıyor: “Evet, Şinasi başlatmış olabilir ama ya halkın oyuna katılımı? Ya o salonlarda toplanıp gülen, ağlayan insanlar? Tiyatroyu tiyatro yapan aslında onların ilişkisi değil mi?”

İşte tiyatronun güzelliği burada: sahnede tek bir kişi konuşur, ama her seyirci başka bir şey duyar.

---

Bugüne Yansıyan Perde

Bugün baktığımızda, İstanbul’daki Devlet Tiyatroları’ndan küçük sahnelere, hatta dijital platformlarda yayınlanan oyunlara kadar uzanan bir çeşitlilik görüyoruz. Hatta bazı forumdaşlarımız, Netflix’te izlediği tiyatro kayıtlarını “modern tiyatro bu mu şimdi?” diye sorabilir.

Ama şunu unutmamak gerek: Modern Türk tiyatrosunun doğuşu, halkı hem güldüren hem düşündüren bir girişimdi. O yüzden bugün de tiyatro salonuna adım atan biri, aslında 160 yıl öncesinin o ilk perdesine bağlanıyor.

---

Forumdaşlara Soru: Perdeyi Siz Açın

Ben kendi adıma şunu düşünüyorum: Modern Türk tiyatrosunun kurucusu olarak Şinasi’nin adı tarihe yazıldı, evet. Ama perdeyi açan sadece o muydu? Yoksa her alkış tutan seyirci, her sahneye çıkan oyuncu, her ışığı açan görevli de mi bu “kurucu” kadronun bir parçasıydı?

Forumdaşlar, siz ne dersiniz?

* Sizce tiyatro sahnesinin gerçek kurucusu yazar mıdır, yoksa seyirci midir?

* Erkek forumdaşlarımız net isim mi arıyor, yoksa kadın forumdaşlarımız gibi ilişkisel bir bakış açısı daha mı anlamlı?

* Bir oyun izlerken sizi daha çok etkileyen şey metin mi, oyunculuk mu, yoksa yanınızdakiyle paylaştığınız duygu mu?

Perdeyi kapatmıyorum, çünkü söz şimdi sizde. Sahne boş, spot ışıkları açık, yorum sırası forumdaşlarda… 🎭