Okeyde bitmek ne demek ?

Sena

New member
Okeyde Bitmek Ne Demek? Bir Taşın Düşündürdükleri

Selam arkadaşlar,

Geçen akşam mahalledeki küçük çay bahçesinde okey oynarken öyle bir olay yaşadım ki hâlâ aklımdan çıkmıyor. Aslında sadece taş dizilen bir masa, kahve kokusu ve dost sohbeti gibi görünüyordu ama bir taşın masaya bırakılış şekli, herkesi kendi karakteriyle yüzleştirdi. O anda “okeyde bitmek” kelimesi sadece bir oyun hamlesi değil, hayatın da özeti gibiydi.

---

1. Masadaki Dört Kişi: Her Biri Farklı Bir Dünya

O akşam masada dört kişi vardık:

Ahmet – stratejik düşünen, hesap yapan, adeta oyunu bir satranç gibi gören tip.

Emine – insan ilişkilerinde güçlü, herkesin duygusunu anlayan, kalpten oynayan bir kadın.

Nuri – çözüm odaklı, kuralcı, ama içinde gizli bir yarış ruhu taşıyan biri.

Ben ise – sadece o anın keyfini çıkarmaya çalışan, ama her taşın arkasında bir anlam arayan bir gözlemciydim.

Taşlar dizildi, okey belirlendi. Kahkahalar arasında oyun başladı. Ama bir süre sonra taşlar değil, karakterler konuşmaya başladı.

---

2. Ahmet’in Stratejisi: “Bitmek Kazanmak Değil, Hesabı Tamlamaktır”

Ahmet her hamlesinde dikkatliydi. Elindeki taşları dizmeden önce uzun uzun düşündü. Oyun sırasında birden sessizlik oldu. Herkes onun elindeki o son taşı bekliyordu.

> “Bitmek an meselesi,” dedi. “Ama erken biten, bazen en çok kaybedendir.”

Bu cümle okeyden çok hayata aitti. Çünkü Ahmet için “bitmek”, sadece taşların bitmesi değil, hesabın doğru yapılmasıydı. Her taşı, sanki kaderin bir parçasıymış gibi hesapladı.

Erkeklerin o stratejik tarafını çok iyi temsil ediyordu. Onlar için önemli olan, oyunu kazanmak değil, doğru hamleyi yapmaktı. Çünkü doğru hamle, kişiliğin göstergesiydi.

Ahmet son taşı bırakırken kimse fark etmedi ama ben o an yüzündeki ifadeyi gördüm. Bir yandan rahatlamıştı, bir yandan da hüzünlüydü. Çünkü o an, kazanmanın bile bir yalnızlık getirdiğini biliyordu.

---

3. Emine’nin Empatisi: “Bitmek, Bazen Karşındakini Anlamaktır”

Emine oyuna Ahmet kadar stratejik bakmıyordu. O taşların ardında insanların duygularını görüyordu.

Bir taş attığında önce karşısındakine bakar, “O bundan ne anlar?” diye düşünürdü.

> “Okeyde bitmek sadece taşların bitmesi değildir,” dedi gülümseyerek. “Bazen karşındakinin gönlünü almaktır.”

O akşam Ahmet’in eline bakarak fark etti, onun bitmeye çok yaklaştığını. Ama sırf ortamın enerjisi bozulmasın diye, kasıtlı olarak oyunu biraz uzattı.

Bu, kadınların o tipik “ilişki koruma” refleksiydi. Kaybetmekten korkmazlar; kırmaktan korkarlar.

Masadaki diğer erkekler bunu anlamadı, “Niye atmıyorsun şu taşı?” dediler. Ama Emine, herkesin keyif aldığı bir oyunun, birinin sessiz kazancına dönüşmesini istemedi.

O an düşündüm: Kadınlar çoğu zaman okeyde değil, hayatta da “bitmeyi” erteliyor. Çünkü bitmek, bir şeyin sonu değil, bir ilişkinin sınavı onlar için.

---

4. Nuri’nin Çözüm Odaklı Tavrı: “Her Oyun Bir Plan Gerektirir”

Nuri biraz farklıydı. Ne Ahmet kadar hesapçıydı ne de Emine kadar duygusal. Onun tarzı daha çok sistematikti.

> “Okeyde bitmek bir sonuçtur,” dedi. “Ama o sonuca giden her hamle planlı olmalı.”

Nuri masada herkesin elini gözlemliyordu. Kim hangi taşları atıyor, kim neyi tutuyor… Hepsini not eder gibi aklında tutuyordu.

Erkeklerin çözüm odaklı tarafı burada açıkça belliydi: Duygu yok, tamamen analiz.

Ama bir noktada Nuri’nin planı şaştı. Emine’nin beklenmedik bir taşı atmasıyla oyun dengesi bozuldu.

> “Bu plan dışıydı,” dedi şaşkınlıkla.

> Emine sadece güldü: “Hayat da öyle değil mi zaten?”

Nuri o an sustu. Çünkü Emine’nin bir taşı, bütün denklemi bozmuştu. Ve o denklemin içinde, onun “bitme” planı da kaybolmuştu.

---

5. Son Taşın Hikayesi: “Bitmek mi, Bırakmak mı?”

Oyun ilerledikçe herkesin elinde son bir taş kaldı.

Ahmet tereddütlüydü, Nuri odaklanmıştı, Emine ise gülüyordu.

Ben sadece izliyordum.

Ahmet o son taşı eline aldı, parmaklarının arasında çevirdi.

> “Bitirsem mi?” dedi.

> Emine cevap verdi: “Belki de bitirmek yerine biraz daha paylaşmak gerek.”

O an masada derin bir sessizlik oldu. Çünkü herkes fark etti ki, “bitmek” sadece kazanmak değil, bazen de bir anın sonunu kabul etmekti.

Ahmet taşı bıraktı.

Okey bitti.

Ama o masa bir süre daha dağılmadı.

Çünkü herkesin içinde o “bitme” anının bıraktığı farklı bir tat vardı.

- Ahmet için bu, planın tamamlanışıydı.

- Nuri için bir stratejinin sonuydu.

- Emine için bir dostluğun sınavıydı.

- Benim içinse, hayatın küçük ama anlamlı bir sahnesiydi.

---

6. Forum Tartışması: “Sizce Bitmek Ne Demek?”

O akşamdan sonra düşündüm, “okeyde bitmek” sadece taşların tükenmesi değil.

Belki bir sabrın sonu, bir ilişkinin başlangıcı ya da bir dostluğun sessiz dönüm noktasıydı.

Bu yüzden sormak istiyorum:

- Sizce “bitmek” kazandığınız bir an mı, yoksa kaybettiğiniz bir duygu mu?

- Hayatta da bazen “bitmek” dediğimiz şey, aslında yeni bir oyunun başlangıcı olabilir mi?

- Kadınların hisle, erkeklerin planla oynadığı bu oyunda, gerçek kazanan kimdir sizce?

Taşların sesiyle başlayan o gece, bana bir şeyi öğretti:

Bazı bitişler zafer değil, olgunluktur.

Ve belki de okey masasında bitmek, aslında hayatta “tamamlanmak” demektir.