DeSouza
New member
103 emekli amirale “Anayasal sisteme karşı hata işlemek için anlaşma” cürmünden 3 yıldan 12 yıla kadar mahpus istemiyle dava açılmıştı. İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde emekli amiraller Atilla Kıyat ve İbrahim Akın talimat yoluyla tabir verdi. Amirallerin yakınları da duruşma salonunda yer aldı.
Emekli tuğamiral İbrahim Akın sözünde, “Kamuoyu duyurusunun temelini oluşturan bahisler 2021 yılının Mart ayında ülke gündeminde bir daha yer almaya başlamıştır. Bizler üzere birfazlaca meslek kümesinin önemli yansısına ve ağır tenkitlerine maruz kalan bu mevzular Montrö Sözleşmesi’nin tartışmaya açılabileceği ve üniformalı muvazzaf bir amiralin resmi makam aracıyla gittiği tarikat konutundaki sarıklı ve cübbeli fotoğraflarının basına yansımasıdır. Kamuoyu menfaatini önbakılırsan ve mesleksel sorumluluğumuzu yansıtan ilgili duyuruda rastgele bir şiddet söylemi, kabahat ögesi yahut tez edilenin tersine iktidar aleyhine kalkışmaya teşebbüs olarak yorumlanabilecek bir tabir de mevcut değildir. Beraatımı istiyorum” dedi.
“İSMİ DUYURUDUR, BİLDİRİ DEĞİL”
Duruşma daha sonrasında basın açıklaması yapan İbrahim Akın, “Çok barışçıl ve dostça hazırlanmış bir kamuoyunu aydınlatma metnidir ‘Amiraller Duyurusu’. İsmi de ‘Amiraller Duyurusu’dur, bildiri falan değildir. Bize atılan hatası kabul etmiyoruz. Bu duyuruda verilen iki bahis da, Montrö konusu da muvazzaf bir amiralin kendi resmi otomobiliyle bir tarikat meskeninde fotoğraf vermesi konusu da her ikisi de mesleğimizi ilgilendiren bir husustur. ötürüsıyla amiraller tarafınca mesleksel gereklilikle bu biçimde bir duyuru yapılmıştır” diye konuştu.
“TAMAMEN KENDİ İRADEMLE İMZALADIM”
İbrahim Akın’dan daha sonra emekli koramiral Atilla Kıyat mahkemeye çıktı. Kıyat savunmasında, “Duyuruyu ve altındaki isimleri dikkatle okudum. Duyuruya dayanak vermem ve imzalamam istenmedi. Büsbütün kendi irademle imzaladım. Bütün darbe ve darbe teşebbüslerini yaşayarak gördüm. Bilhassa Ergenekon ve Balyoz kumpas davaları sırasında arkadaşlarımı görsel ve yazılı medyada savunurken bütün darbelere karşı olduğumu, darbelerin ülkeye ve bilhassa Türk Silahlı Kuvvetlerine ziyan verdiğini her platformda lisana getirdim” dedi. Kelam konusu duyuruda darbe ya da darbe teşebbüsü niteliğinde rastgele bir kelam görmediğini belirten Kıyat, “Eğer bu biçimde bir kelam yahut davet görseydim ismimin yazılmasını istemezdim. Ayrıyeten birçok benden yaşça rütbe olarak küçük olan şahıslarla görüşüp duyurunun yayınlanmaması için onları ikna ederdim. Duyuru bana nazaran Anayasa’nın 26. unsurundaki söz özgürlüğü hakkımızın kullanılmasıdır. Hakkımda beraat karar verilmesini istiyorum” halinde konuştu.
Atilla Kıyat duruşma daha sonrasında, “Bir yıl kadar evvel bir daha bir Ukrayna-Rusya krizinin yaşandığı bir vakitte bu duyuruyu yayınlamıştık. Vakit ne kadar haklı olduğumuzu gösterdi. O günlerde Montrö duyurusu niçiniyle bize etmedikleri hakaretleri bırakmayanlar, bugün Montrö ile yatıp Montrö ile kalkıyorlar” diye konuştu.
Emekli tuğamiral İbrahim Akın sözünde, “Kamuoyu duyurusunun temelini oluşturan bahisler 2021 yılının Mart ayında ülke gündeminde bir daha yer almaya başlamıştır. Bizler üzere birfazlaca meslek kümesinin önemli yansısına ve ağır tenkitlerine maruz kalan bu mevzular Montrö Sözleşmesi’nin tartışmaya açılabileceği ve üniformalı muvazzaf bir amiralin resmi makam aracıyla gittiği tarikat konutundaki sarıklı ve cübbeli fotoğraflarının basına yansımasıdır. Kamuoyu menfaatini önbakılırsan ve mesleksel sorumluluğumuzu yansıtan ilgili duyuruda rastgele bir şiddet söylemi, kabahat ögesi yahut tez edilenin tersine iktidar aleyhine kalkışmaya teşebbüs olarak yorumlanabilecek bir tabir de mevcut değildir. Beraatımı istiyorum” dedi.
“İSMİ DUYURUDUR, BİLDİRİ DEĞİL”
Duruşma daha sonrasında basın açıklaması yapan İbrahim Akın, “Çok barışçıl ve dostça hazırlanmış bir kamuoyunu aydınlatma metnidir ‘Amiraller Duyurusu’. İsmi de ‘Amiraller Duyurusu’dur, bildiri falan değildir. Bize atılan hatası kabul etmiyoruz. Bu duyuruda verilen iki bahis da, Montrö konusu da muvazzaf bir amiralin kendi resmi otomobiliyle bir tarikat meskeninde fotoğraf vermesi konusu da her ikisi de mesleğimizi ilgilendiren bir husustur. ötürüsıyla amiraller tarafınca mesleksel gereklilikle bu biçimde bir duyuru yapılmıştır” diye konuştu.
“TAMAMEN KENDİ İRADEMLE İMZALADIM”
İbrahim Akın’dan daha sonra emekli koramiral Atilla Kıyat mahkemeye çıktı. Kıyat savunmasında, “Duyuruyu ve altındaki isimleri dikkatle okudum. Duyuruya dayanak vermem ve imzalamam istenmedi. Büsbütün kendi irademle imzaladım. Bütün darbe ve darbe teşebbüslerini yaşayarak gördüm. Bilhassa Ergenekon ve Balyoz kumpas davaları sırasında arkadaşlarımı görsel ve yazılı medyada savunurken bütün darbelere karşı olduğumu, darbelerin ülkeye ve bilhassa Türk Silahlı Kuvvetlerine ziyan verdiğini her platformda lisana getirdim” dedi. Kelam konusu duyuruda darbe ya da darbe teşebbüsü niteliğinde rastgele bir kelam görmediğini belirten Kıyat, “Eğer bu biçimde bir kelam yahut davet görseydim ismimin yazılmasını istemezdim. Ayrıyeten birçok benden yaşça rütbe olarak küçük olan şahıslarla görüşüp duyurunun yayınlanmaması için onları ikna ederdim. Duyuru bana nazaran Anayasa’nın 26. unsurundaki söz özgürlüğü hakkımızın kullanılmasıdır. Hakkımda beraat karar verilmesini istiyorum” halinde konuştu.
Atilla Kıyat duruşma daha sonrasında, “Bir yıl kadar evvel bir daha bir Ukrayna-Rusya krizinin yaşandığı bir vakitte bu duyuruyu yayınlamıştık. Vakit ne kadar haklı olduğumuzu gösterdi. O günlerde Montrö duyurusu niçiniyle bize etmedikleri hakaretleri bırakmayanlar, bugün Montrö ile yatıp Montrö ile kalkıyorlar” diye konuştu.