A
admin
Guest
Sabah ve Milliyet içinde İngiltere polemiği yaşandı.
Sabah muharriri Hülya Güler, 17 Kasım’da “İngiltere’de hayat durdu” başlıklı köşe yazısını kaleme aldı.
Hülya Güler, yazısında şu sözleri kullandı:
“Londra’daki ikinci günüm 2022 üçüncü çeyrek büyüme sayılarının belirtildiğı güne denk geldi. Üçüncü çeyrekteki binde 2’lik küçülmeyle, ülke iktisadının artık resmen resesyonda olduğu kabul edildi. Ekonomistler televizyonlarda kucak kucak tasarruf teklif yapıyor. Örneğin Martin Lewis isimli bir gazeteci ‘para biriktirme uzmanı’ olarak ülkede büyük bir ün kazanmış durumda. O kadar ki The Martin Lewis Money Show isimli programı televizyonların en hayli izlendiği saat olan prime time’da canlı yayınlanıyor.
Yaklaşan noel dönemi için de bu yıl armağan almama teması seçilmiş durumda. 1980’lerden bu yana birinci kere çift haneye (Yüzde 11.1) çıkan enflasyonun huzursuz ettiği tüketicilerin kendini daha güzel hissetmesi için bu yıl ‘gereksiz ise armağan almayın’ teması öne çıkıyor. Ekonomistler yaklaşan noel tatili için her kuruşun yani her peny’nin hesabını yapma tavsiyesinde bulunurken, tüketimin durdurulmasının işleri daha da kötüleştireceğini hatırlatan KOBİ’lerinse bu tekliflere itirazı var.
Ülkenin gündeminin ne kadar dramatik bir biçimde değişmiş olduğunu gösteren asıl tartışma ise öbür: Ya ısın ya yemek ye manasına gelen Heat or eat. Artan güç meblağlarını karşılamakta zorlanan İngilizlerin bir de enflasyonla birlikte artan besin fiyatlarıyla geçinmekte zorlandığına işaret eden bu tartışma genel olarak halkın yemek yemek ya da ısınmak içinde bir seçim yapmak zorunda kaldığına vurgu yapıyor. Hiç kimsenin bu biçimde bir seçim yapmak zorunda kalmaması gerektiğine işaret edilen tartışma şimdilik, “Küresel ısınmayla geç gelen kışa şükrediyoruz” ironisiyle hafifçeletilmeye çalışılıyor.”
“HAYIR, YOK O DENLİ BİR ŞEY”
Milliyet muharriri Mehmet Tez, bugünkü köşe yazısında, Hülya Güler’e cevap verdi.
İşte o yazı:
“Kısa cevap: ‘Hayır, yok o denli bir şey.’
Uzunu şöyleki: Bir okurum e-posta atmış geçenlerde ve bir gazetemizde çıkan bir yazıyla ilgili görüşümü sormuş.
Bu gazeteyi okumam etmem, ancak okurum sorduğu için istemeyerek de olsa linki tıkladım.
‘İngiltere’de hayat durdu’ başlığıyla verilmiş bir haber. Bu makalenin müellifi bir haftalığına Londra’ya gelmiş, bir haftada İngiltere’yi anlamış, çözmüş, yalayıp yutmuş. Burada hayatın durduğunu İngilizlere acıyarak anlatmış. Beşerler sokaklarda açız diye dolaşıyormuş, Her yer bomboşmuş. Dükkânlar kapalıymış. Vatandaş çöpleri karıştırıyormuş, falan… Bunun üzere ve gibisi abartılar.
hiç bir somut doküman, delil, kaynak yok. Yalnızca ben gördüm üzere bir sübjektiflikle yazılmış bir yazı. En komiği de yazıda İngiltere’de personellerin grev yapmasına karşı duyulan tiksinme ve şaşkınlık. Beşerler hayatlarından bezmiş bu yüzden. Her hafta bir meslek kümesi grev yapıyormuş. Bak sen şu işe…
Tam emin değilim lakin herbiçimde ‘Ne hoş, bizde grev falan yok’ denmek isteniyor.
Her her neyse, bu abartılı yazı aşikâr ki “Bakın Batılılar fakirlikten kırılıyor, siz de sesinizi çıkarmayın, halinize şükredin” demek istiyor.
Bütün bu abartıların ve fantezilerin şu devirde yazı olarak beden bulmasının bir sebebi de var elbette. Yok değil.
Britanya’da işler Brexit daha sonrası pek düzgün gitmiyor. Kovid de işin tuzu biberi oldu. İktisat küçüldü, enflasyon son 40 yılın en yüksek düzeyine, yüzde 12’lere geldi. Fiyatlar arttı, kiralar arttı ve işini kaybeden beşerler oldu. Devlet epey büyük yardım paketleri deklare etti ve esnafına, çalışanına takviye oldu, ayakta kalmalarını sağladı. Artık de bunun bedeli ödeniyor. Bunun yanında Rusya-Ukrayna içindeki savaştan dolayı akaryakıt fiyatları ve gaz meblağları arttı. ötürüsıyla, kış boyunca ısınmanın epeyce kıymetli olacağı bariz hale geldi. Zamlanan gaz ve elektrik faturaları ailelerin bütçesini zorlar hale geldi.
Britanya üzere refahı yüksek, kişi başı ulusal geliri 1950’lerden beri istikrarlı olarak artmış (Türkiye’nin beş katından fazla), taban fiyatı Türkiye’nin yaklaşık 10 katı olan, oturmuş bir siyaset ve iktisat yapısı olan bir ülkenin daha kolay başa çıkacağı sıkıntılar.
Yani İngiltere’de, bütün dünyada olduğu üzere kriz ve küçülme var. İnsanların geçim düşüncesi çekmeye başladığı da haber bültenlerinde fazlacaça ve özgürce işlenen bir mevzu.
Ancak abartılı bir durum yok. ‘Açlıktan çöpleri karıştırıyorlar, hayat durdu’ üzere haberler gerçek değil. Ancak Türkiye’de bu tip hayal eseri yazıları okumak insanlara asıl sıkıntılarını, yoksul fukaralıklarını unutturuyor, bakın işte o yanlışsız.”
Sabah muharriri Hülya Güler, 17 Kasım’da “İngiltere’de hayat durdu” başlıklı köşe yazısını kaleme aldı.
Hülya Güler, yazısında şu sözleri kullandı:
“Londra’daki ikinci günüm 2022 üçüncü çeyrek büyüme sayılarının belirtildiğı güne denk geldi. Üçüncü çeyrekteki binde 2’lik küçülmeyle, ülke iktisadının artık resmen resesyonda olduğu kabul edildi. Ekonomistler televizyonlarda kucak kucak tasarruf teklif yapıyor. Örneğin Martin Lewis isimli bir gazeteci ‘para biriktirme uzmanı’ olarak ülkede büyük bir ün kazanmış durumda. O kadar ki The Martin Lewis Money Show isimli programı televizyonların en hayli izlendiği saat olan prime time’da canlı yayınlanıyor.
Yaklaşan noel dönemi için de bu yıl armağan almama teması seçilmiş durumda. 1980’lerden bu yana birinci kere çift haneye (Yüzde 11.1) çıkan enflasyonun huzursuz ettiği tüketicilerin kendini daha güzel hissetmesi için bu yıl ‘gereksiz ise armağan almayın’ teması öne çıkıyor. Ekonomistler yaklaşan noel tatili için her kuruşun yani her peny’nin hesabını yapma tavsiyesinde bulunurken, tüketimin durdurulmasının işleri daha da kötüleştireceğini hatırlatan KOBİ’lerinse bu tekliflere itirazı var.
Ülkenin gündeminin ne kadar dramatik bir biçimde değişmiş olduğunu gösteren asıl tartışma ise öbür: Ya ısın ya yemek ye manasına gelen Heat or eat. Artan güç meblağlarını karşılamakta zorlanan İngilizlerin bir de enflasyonla birlikte artan besin fiyatlarıyla geçinmekte zorlandığına işaret eden bu tartışma genel olarak halkın yemek yemek ya da ısınmak içinde bir seçim yapmak zorunda kaldığına vurgu yapıyor. Hiç kimsenin bu biçimde bir seçim yapmak zorunda kalmaması gerektiğine işaret edilen tartışma şimdilik, “Küresel ısınmayla geç gelen kışa şükrediyoruz” ironisiyle hafifçeletilmeye çalışılıyor.”
“HAYIR, YOK O DENLİ BİR ŞEY”
Milliyet muharriri Mehmet Tez, bugünkü köşe yazısında, Hülya Güler’e cevap verdi.
İşte o yazı:
“Kısa cevap: ‘Hayır, yok o denli bir şey.’
Uzunu şöyleki: Bir okurum e-posta atmış geçenlerde ve bir gazetemizde çıkan bir yazıyla ilgili görüşümü sormuş.
Bu gazeteyi okumam etmem, ancak okurum sorduğu için istemeyerek de olsa linki tıkladım.
‘İngiltere’de hayat durdu’ başlığıyla verilmiş bir haber. Bu makalenin müellifi bir haftalığına Londra’ya gelmiş, bir haftada İngiltere’yi anlamış, çözmüş, yalayıp yutmuş. Burada hayatın durduğunu İngilizlere acıyarak anlatmış. Beşerler sokaklarda açız diye dolaşıyormuş, Her yer bomboşmuş. Dükkânlar kapalıymış. Vatandaş çöpleri karıştırıyormuş, falan… Bunun üzere ve gibisi abartılar.
hiç bir somut doküman, delil, kaynak yok. Yalnızca ben gördüm üzere bir sübjektiflikle yazılmış bir yazı. En komiği de yazıda İngiltere’de personellerin grev yapmasına karşı duyulan tiksinme ve şaşkınlık. Beşerler hayatlarından bezmiş bu yüzden. Her hafta bir meslek kümesi grev yapıyormuş. Bak sen şu işe…
Tam emin değilim lakin herbiçimde ‘Ne hoş, bizde grev falan yok’ denmek isteniyor.
Her her neyse, bu abartılı yazı aşikâr ki “Bakın Batılılar fakirlikten kırılıyor, siz de sesinizi çıkarmayın, halinize şükredin” demek istiyor.
Bütün bu abartıların ve fantezilerin şu devirde yazı olarak beden bulmasının bir sebebi de var elbette. Yok değil.
Britanya’da işler Brexit daha sonrası pek düzgün gitmiyor. Kovid de işin tuzu biberi oldu. İktisat küçüldü, enflasyon son 40 yılın en yüksek düzeyine, yüzde 12’lere geldi. Fiyatlar arttı, kiralar arttı ve işini kaybeden beşerler oldu. Devlet epey büyük yardım paketleri deklare etti ve esnafına, çalışanına takviye oldu, ayakta kalmalarını sağladı. Artık de bunun bedeli ödeniyor. Bunun yanında Rusya-Ukrayna içindeki savaştan dolayı akaryakıt fiyatları ve gaz meblağları arttı. ötürüsıyla, kış boyunca ısınmanın epeyce kıymetli olacağı bariz hale geldi. Zamlanan gaz ve elektrik faturaları ailelerin bütçesini zorlar hale geldi.
Britanya üzere refahı yüksek, kişi başı ulusal geliri 1950’lerden beri istikrarlı olarak artmış (Türkiye’nin beş katından fazla), taban fiyatı Türkiye’nin yaklaşık 10 katı olan, oturmuş bir siyaset ve iktisat yapısı olan bir ülkenin daha kolay başa çıkacağı sıkıntılar.
Yani İngiltere’de, bütün dünyada olduğu üzere kriz ve küçülme var. İnsanların geçim düşüncesi çekmeye başladığı da haber bültenlerinde fazlacaça ve özgürce işlenen bir mevzu.
Ancak abartılı bir durum yok. ‘Açlıktan çöpleri karıştırıyorlar, hayat durdu’ üzere haberler gerçek değil. Ancak Türkiye’de bu tip hayal eseri yazıları okumak insanlara asıl sıkıntılarını, yoksul fukaralıklarını unutturuyor, bakın işte o yanlışsız.”