A
admin
Guest
Kurak Günler sineması, 9 Aralık’ta vizyona girdi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü, eşcinsel münasebet bahisli Kurak Günler sinemasına yapılan finansal yardımı, faiziyle birlikte geri istedi. Birfazlaca kere gündeme gelen ve tartışma yaratan sinema, bu kere muhafazakar camiayı ikiye böldü. Ahmet Davutoğlu ve Gelecek Partisi’ne yakınlığı ile bilinen Karar Gazetesi, “Gönüllerin Oscar’ı Kurak Günler’e” dedi, şu tabirleri kullandı: “KARAR sinema heyetinin bu yılki seçimlerinde öne çıkan üretim ise vizyona bir gün kala Kültür Bakanlığı’nın verdiği takviyesi geri istemesiyle gündeme gelen, yıl uzunluğu yurt içi ve dışı şenliklerde değerli mükafatları toplayan lakin Türkiye’nin Oscar adayı gösterilmeyen ‘Kurak Günler’ oldu.”
Yeni Akit gazetesi müellifi Ali Karahasanoğlu, “Davutoğlu’nun gazetesinde, sahtekarlık ve eşcinselliğe ödül!” başlığıyla bir köşe yazısı kaleme aldı. Ali Karahasanoğlu, “Lut kavminin helakine sebep olan eşcinselliği mevzu edinen ve o ahlaksızlığı legalleştirmeye çalışan bir sinema için, ‘Kurak Günler’i bakılırsan tekrar unutamaz’ başlığınızdan dolayı, ‘Biz nerelere savrulduk. Biz ne yapıyoruz’ özeleştirisinde bulundunuz mu?” sözlerini kullandı.
İşte o yazının tamamı:
“senelerca Tayyip Erdoğan ile bir arada, muhafazakar kimlikle gazetecilik yapan isimlerin idaresinde çıkan Karar gazetesi..
En başta, 28 Şubat sürecinde, el ele aksiyonunun öncüsü olduğu öne sürülen nedeni ile, idam cezası talepli iddianameye ismi yazılan Ahmet Taşgetiren..
Hafız olduğunu beyan eden, Tayyip Erdoğan’ın takdiri ile AK Parti’de milletvekili de olan Mehmet Ocaktan..
Babasının din vazifelisi olduğunu, yakın tarihte vefat ettiğinde cenaze merasimi vesilesi ile öğrendiğimiz Yusuf Ziya Cömert.
senelerca Tayyip Erdoğan’ın yanında gazetecilik yapan, Mustafa Karaalioğlu..
Bugün kendisini öven kartel medyası mensuplarının, ‘Akif de ki’ formundaki alayvari tabirlerle hitap ettikleri, Tayyip Erdoğan’ın en yakınında hizmet veren Akif Beki..
Akif Beki’nin, geçmiş ramazan aylarında olduğu üzere, önümüzdeki Ramazan’da da, bize dini bilgiler verecek olan Üsküdar Üniversitesi öğretim üyesi profesör babası Niyazi Beki..
İstanbul Müftülüğü bakılırsavi ile kamuoyunun kendisini tanıdığı Prof. Mustafa Çağrıcı..
Lafı dolandırmadan, evirip çevirmeden, direkt sorayım:
Karar gazetesinin dünkü sürmanşetinden dolayı, bir özür dileyecek misiniz?
Lut kavminin helakine sebep olan eşcinselliği mevzu edinen ve o ahlaksızlığı legalleştirmeye çalışan bir sinema için, ‘Kurak Günler’i nazarann tekrar unutamaz’ başlığınızdan dolayı, ‘Biz nerelere savrulduk. Biz ne yapıyoruz’ özeleştirisinde bulundunuz mu?
Dinleri sizin dininiz değil..
Örfleri sizin örflerinizle örtüşmüyor..
Felsefesi, günlük hayatları, hiç bir şeyleri size benzemeyen bireylerin çevirdiği ahlaksız bir sineması, sizinle benzeşmeyen şahıslardan oluşturduğunuz Jüri’ye ‘2022 yılının en iyileri’ olarak ödüllendiriyorsunuz..
Hiç hicap etmiyor musunuz?
Ahmet Davutoğlu, Ahmet Taşgetiren, o sinemaya, ailecek gidip, yüzünüz kızarmadan izleyebilir misiniz?
Ki, bir de ‘2022’nin en iyileri’ olarak takdim ediyorsunuz?
Ben, o sinemanın ‘eşcinselliği meşrulaştırma’sı niçini ile tek başına her türlü hakareti hakkettiğine inanıyorum lakin..
‘Eşcinselliği meşrulaştıran’ başların, ‘dönekliği’, ‘sahtekarlığı’ kolay işler sayacağı gerçeğini ispatlarcasına..
Filmin senaryosu için Kültür Bakanlığı’ndan aldıkları teşvikte yaptıkları oyunu da hatırlatmamız gerekir..
‘Eşcinselliği yasallaştıran film’ için, senaryoda bu biçimde bir ahlaksızlık olmaksızın, gidip Kültür Bakanlığı’ndan teşvik talebinde bulunuyorlar..
Kültür Bakanlığı, senaryoyu inceliyor, teşvik talebini uygun görüp, takviye veriyor..
Ama başları eşcinsellerle yatıp, eşcinsellerle kalkanlar, teşviği aldıktan daha sonra, senaryoyu değiştiriyorlar..
Kültür Bakanlığı’na da bilgi vermeden, hem parayı alıyorlar, birebir vakitte senaryoyu farklı biçimde filmleştiriyorlar..
Yani, sorun yalnızca eşcinselliğin meşrulaştırılmasında değil..
hem de, devletin dolandırılması da kelam konusu..
Eşcinselliği yasallaştırması tek başına o sinemaya aralık koymamız için kâfi sebep fakat..
Bir de işin sahtekarlık tarafı var.
Bir de devleti dolandırma tarafı var..
Bunun için de Kültür Bakanlığı, senaryonun değiştirildiğini fark edince, verilen teşviği geri istiyor..
bu biçimde bir rezalete de imza atan sinema için, muhafazakar geçinen Karar gazetesi idaresi, özel ödül takdirinde bulunuyor..
Hani siz dürüsttünüz.
Tayyip Erdoğan’ı bile beğenmiyor, ‘etik kurallar’ı öne çıkarmayı önemsediğiniz için, AK parti ile yolları ayırdığınızı tez ediyordunuz.
Adam resmen sinema çevirirken bile, oyun ortasında oyun kurguluyor..
Devleti dolandırıyor..
Siz devleti dolandıranlara, ödül veriyorsunuz?
Hani, Kültür Bakanlığı ile yaşanılan o ihtilafı bilmiyor olsalar..
Daha evvel, ‘Kültür Bakanlığı ile tansiyon yaşayan sinema, vizyon arifesinde bakanlığın verdiği takviyesi faiziyle geri istemesiyle de bir daha gündeme oturdu’ biçiminde mevzuyu haberleştirmiş olmasalar..
‘Biliyorsunuz bizim sanat ile, sinema ile pek işimiz olmaz. İş olsun diye, bu biçimde bir aktiflik düzenleyelim dedik. Ancak duvara tosladık. Siz de mevzuyu hayli büyütmüşsünüz’ diyecekleri bir durum da yok..
Kendileri de hayli yeterli biliyorlar ki, sinema senaryosunda da, teşvik sırasında bir sahtekarlık kelam konusu..
Ve o sahtekarlığı, Karar gazetesi bakın nasıl savunmuş.
Karar’ın internet sitesinden alıntı yapıyorum:
‘Alper, dün bakanlığın verdiği takviyesi faiziyle geri istemesinin akabinde toplumsal medya hesaplarından yaptığı paylaşımla bakanlığın açık bir sansür süreci işlettiğini sav ederek, ‘Dünyanın hiç bir demokratik ülkesinde kamu fonları takviye verdikleri sinemaların senaryolarındaki değişiklikleri denetlemez’ dedi.’
Sahtekarlığa bakar mısınız?
Yalana, üçkâğıda bakar mısınız?
Bakanlığa senaryo veriyorsunuz.
Destek alıyorsunuz.
daha sonra verdiğiniz senaryoyu değiştiriyorsunuz..
Bir de utanmadan, ‘Dünyanın hiç bir yerinde, bu değişiklikler denetlenmez’ diyerek, aklımızla alay eden bir palavrası, bize yutturmaya çalışıyorsunuz..
Sadece sinemanın direktörü değil.
Karar gazetesi de bu sahtekarlığa; destekleyici haberini yaparak, ortak oluyor.
Filmin direktörü, sizin, bizim vergilerimizden aldığı dayanak ile, bize eşcinselliği legalleştiren sineması çevirmenin ezikliğini yaşayacağına, bakın akabinde neler söylüyor:
‘Normal koşullarda, verilen dayanağı verimli bir biçimde kullandığımız ve ülkemizi milletlerarası alanda muvaffakiyetle temsil ettiğimiz için kamu tarafınca takdir edilmeyi beklerdik. Ne yazık ki, sinemamızın başına gelenler, ülkemizde hiç bir muvaffakiyetin cezasız kalmadığının bahtsız bir örneği olmuştur!’
Aman ya Rabbbi..
Utanmazlık.. Saygısızlık. Küstahlık..
Hepsi birarada..
‘Başarı cezasız kalmazmış!’
Sahtekarlığı, eşcinselliği, dönekliği bize muvaffakiyet olarak göstermeye çalışıyorlar..
Ve bunun için de, muhafazakar insanları kullanıyorlar..
Nasıl bir akılsızlıktır bu?
Nasıl bir aymazlıktır..
Her şey, Tayyip Erdoğan düşmanlığı yolunda, entel dantel kısımlarla işbirliği yapma hevesinden kaynaklandığını anlamak için ‘Stratejik Derinlik’ kitabı yazmaya gerek yok..
Her şey ortada..
‘Hırs’ insanları ne hale düşürüyor..
Haydi biriniz yanlışa düşüyorsunuz, diğerleriniz de mi, aklını başına toplayıp, ‘uyarı’sını yapamıyor?”
Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü, eşcinsel münasebet bahisli Kurak Günler sinemasına yapılan finansal yardımı, faiziyle birlikte geri istedi. Birfazlaca kere gündeme gelen ve tartışma yaratan sinema, bu kere muhafazakar camiayı ikiye böldü. Ahmet Davutoğlu ve Gelecek Partisi’ne yakınlığı ile bilinen Karar Gazetesi, “Gönüllerin Oscar’ı Kurak Günler’e” dedi, şu tabirleri kullandı: “KARAR sinema heyetinin bu yılki seçimlerinde öne çıkan üretim ise vizyona bir gün kala Kültür Bakanlığı’nın verdiği takviyesi geri istemesiyle gündeme gelen, yıl uzunluğu yurt içi ve dışı şenliklerde değerli mükafatları toplayan lakin Türkiye’nin Oscar adayı gösterilmeyen ‘Kurak Günler’ oldu.”
Yeni Akit gazetesi müellifi Ali Karahasanoğlu, “Davutoğlu’nun gazetesinde, sahtekarlık ve eşcinselliğe ödül!” başlığıyla bir köşe yazısı kaleme aldı. Ali Karahasanoğlu, “Lut kavminin helakine sebep olan eşcinselliği mevzu edinen ve o ahlaksızlığı legalleştirmeye çalışan bir sinema için, ‘Kurak Günler’i bakılırsan tekrar unutamaz’ başlığınızdan dolayı, ‘Biz nerelere savrulduk. Biz ne yapıyoruz’ özeleştirisinde bulundunuz mu?” sözlerini kullandı.
İşte o yazının tamamı:
“senelerca Tayyip Erdoğan ile bir arada, muhafazakar kimlikle gazetecilik yapan isimlerin idaresinde çıkan Karar gazetesi..
En başta, 28 Şubat sürecinde, el ele aksiyonunun öncüsü olduğu öne sürülen nedeni ile, idam cezası talepli iddianameye ismi yazılan Ahmet Taşgetiren..
Hafız olduğunu beyan eden, Tayyip Erdoğan’ın takdiri ile AK Parti’de milletvekili de olan Mehmet Ocaktan..
Babasının din vazifelisi olduğunu, yakın tarihte vefat ettiğinde cenaze merasimi vesilesi ile öğrendiğimiz Yusuf Ziya Cömert.
senelerca Tayyip Erdoğan’ın yanında gazetecilik yapan, Mustafa Karaalioğlu..
Bugün kendisini öven kartel medyası mensuplarının, ‘Akif de ki’ formundaki alayvari tabirlerle hitap ettikleri, Tayyip Erdoğan’ın en yakınında hizmet veren Akif Beki..
Akif Beki’nin, geçmiş ramazan aylarında olduğu üzere, önümüzdeki Ramazan’da da, bize dini bilgiler verecek olan Üsküdar Üniversitesi öğretim üyesi profesör babası Niyazi Beki..
İstanbul Müftülüğü bakılırsavi ile kamuoyunun kendisini tanıdığı Prof. Mustafa Çağrıcı..
Lafı dolandırmadan, evirip çevirmeden, direkt sorayım:
Karar gazetesinin dünkü sürmanşetinden dolayı, bir özür dileyecek misiniz?
Lut kavminin helakine sebep olan eşcinselliği mevzu edinen ve o ahlaksızlığı legalleştirmeye çalışan bir sinema için, ‘Kurak Günler’i nazarann tekrar unutamaz’ başlığınızdan dolayı, ‘Biz nerelere savrulduk. Biz ne yapıyoruz’ özeleştirisinde bulundunuz mu?
Dinleri sizin dininiz değil..
Örfleri sizin örflerinizle örtüşmüyor..
Felsefesi, günlük hayatları, hiç bir şeyleri size benzemeyen bireylerin çevirdiği ahlaksız bir sineması, sizinle benzeşmeyen şahıslardan oluşturduğunuz Jüri’ye ‘2022 yılının en iyileri’ olarak ödüllendiriyorsunuz..
Hiç hicap etmiyor musunuz?
Ahmet Davutoğlu, Ahmet Taşgetiren, o sinemaya, ailecek gidip, yüzünüz kızarmadan izleyebilir misiniz?
Ki, bir de ‘2022’nin en iyileri’ olarak takdim ediyorsunuz?
Ben, o sinemanın ‘eşcinselliği meşrulaştırma’sı niçini ile tek başına her türlü hakareti hakkettiğine inanıyorum lakin..
‘Eşcinselliği meşrulaştıran’ başların, ‘dönekliği’, ‘sahtekarlığı’ kolay işler sayacağı gerçeğini ispatlarcasına..
Filmin senaryosu için Kültür Bakanlığı’ndan aldıkları teşvikte yaptıkları oyunu da hatırlatmamız gerekir..
‘Eşcinselliği yasallaştıran film’ için, senaryoda bu biçimde bir ahlaksızlık olmaksızın, gidip Kültür Bakanlığı’ndan teşvik talebinde bulunuyorlar..
Kültür Bakanlığı, senaryoyu inceliyor, teşvik talebini uygun görüp, takviye veriyor..
Ama başları eşcinsellerle yatıp, eşcinsellerle kalkanlar, teşviği aldıktan daha sonra, senaryoyu değiştiriyorlar..
Kültür Bakanlığı’na da bilgi vermeden, hem parayı alıyorlar, birebir vakitte senaryoyu farklı biçimde filmleştiriyorlar..
Yani, sorun yalnızca eşcinselliğin meşrulaştırılmasında değil..
hem de, devletin dolandırılması da kelam konusu..
Eşcinselliği yasallaştırması tek başına o sinemaya aralık koymamız için kâfi sebep fakat..
Bir de işin sahtekarlık tarafı var.
Bir de devleti dolandırma tarafı var..
Bunun için de Kültür Bakanlığı, senaryonun değiştirildiğini fark edince, verilen teşviği geri istiyor..
bu biçimde bir rezalete de imza atan sinema için, muhafazakar geçinen Karar gazetesi idaresi, özel ödül takdirinde bulunuyor..
Hani siz dürüsttünüz.
Tayyip Erdoğan’ı bile beğenmiyor, ‘etik kurallar’ı öne çıkarmayı önemsediğiniz için, AK parti ile yolları ayırdığınızı tez ediyordunuz.
Adam resmen sinema çevirirken bile, oyun ortasında oyun kurguluyor..
Devleti dolandırıyor..
Siz devleti dolandıranlara, ödül veriyorsunuz?
Hani, Kültür Bakanlığı ile yaşanılan o ihtilafı bilmiyor olsalar..
Daha evvel, ‘Kültür Bakanlığı ile tansiyon yaşayan sinema, vizyon arifesinde bakanlığın verdiği takviyesi faiziyle geri istemesiyle de bir daha gündeme oturdu’ biçiminde mevzuyu haberleştirmiş olmasalar..
‘Biliyorsunuz bizim sanat ile, sinema ile pek işimiz olmaz. İş olsun diye, bu biçimde bir aktiflik düzenleyelim dedik. Ancak duvara tosladık. Siz de mevzuyu hayli büyütmüşsünüz’ diyecekleri bir durum da yok..
Kendileri de hayli yeterli biliyorlar ki, sinema senaryosunda da, teşvik sırasında bir sahtekarlık kelam konusu..
Ve o sahtekarlığı, Karar gazetesi bakın nasıl savunmuş.
Karar’ın internet sitesinden alıntı yapıyorum:
‘Alper, dün bakanlığın verdiği takviyesi faiziyle geri istemesinin akabinde toplumsal medya hesaplarından yaptığı paylaşımla bakanlığın açık bir sansür süreci işlettiğini sav ederek, ‘Dünyanın hiç bir demokratik ülkesinde kamu fonları takviye verdikleri sinemaların senaryolarındaki değişiklikleri denetlemez’ dedi.’
Sahtekarlığa bakar mısınız?
Yalana, üçkâğıda bakar mısınız?
Bakanlığa senaryo veriyorsunuz.
Destek alıyorsunuz.
daha sonra verdiğiniz senaryoyu değiştiriyorsunuz..
Bir de utanmadan, ‘Dünyanın hiç bir yerinde, bu değişiklikler denetlenmez’ diyerek, aklımızla alay eden bir palavrası, bize yutturmaya çalışıyorsunuz..
Sadece sinemanın direktörü değil.
Karar gazetesi de bu sahtekarlığa; destekleyici haberini yaparak, ortak oluyor.
Filmin direktörü, sizin, bizim vergilerimizden aldığı dayanak ile, bize eşcinselliği legalleştiren sineması çevirmenin ezikliğini yaşayacağına, bakın akabinde neler söylüyor:
‘Normal koşullarda, verilen dayanağı verimli bir biçimde kullandığımız ve ülkemizi milletlerarası alanda muvaffakiyetle temsil ettiğimiz için kamu tarafınca takdir edilmeyi beklerdik. Ne yazık ki, sinemamızın başına gelenler, ülkemizde hiç bir muvaffakiyetin cezasız kalmadığının bahtsız bir örneği olmuştur!’
Aman ya Rabbbi..
Utanmazlık.. Saygısızlık. Küstahlık..
Hepsi birarada..
‘Başarı cezasız kalmazmış!’
Sahtekarlığı, eşcinselliği, dönekliği bize muvaffakiyet olarak göstermeye çalışıyorlar..
Ve bunun için de, muhafazakar insanları kullanıyorlar..
Nasıl bir akılsızlıktır bu?
Nasıl bir aymazlıktır..
Her şey, Tayyip Erdoğan düşmanlığı yolunda, entel dantel kısımlarla işbirliği yapma hevesinden kaynaklandığını anlamak için ‘Stratejik Derinlik’ kitabı yazmaya gerek yok..
Her şey ortada..
‘Hırs’ insanları ne hale düşürüyor..
Haydi biriniz yanlışa düşüyorsunuz, diğerleriniz de mi, aklını başına toplayıp, ‘uyarı’sını yapamıyor?”